kırp kırp


M: Ne çiğnenir A?

A: Sakız

M: Ne çiğnenir başka hayatım?

H: Kilim

M: Ne çiğnenir anne?

A: Ben bişey çiğnemedim oğlum .





H: Hayatım çay içiyoruz.

M: Oyun oynuyorum hayatım bitsin gelirim

H: Oyun girsin emi.

bakışmalar gülüşmeler vs. derken->

H: Ananı

M: Ben de senin

magical mystical


Eğer gülüşü güzel insansam
ki güldüren sen değilsen
o zaman
bir
eksiklik var
bu senaryoda

WTF!


akbabalların yaşamını anlattığı bir belgeselde

akbabaların çiftleşmelerini göstermesi üzerine

" bak sen deyyuslara çiğfleşiyolar allah belanı versin "

diyen
bir ANNEANEM VAR!

one more cup of coffee...




tanımlayamadığım bir duygu
heyecanlı korkutucu
sırlarla dolu

senin adını ağzıma aldığımda
sanki herkes gidip sana söyleyecekmiş
gibi oluyor
utanıyor anlatamıyorum
yanlış anlaşılmaktan korktuğum doğrudur
ama anlatmadan da edemiyorum
merak etme herkesin diline de yaymıyorum sadece
en çok sevdiklerime

sanki bir anda karşıma çıkacakmışsın gibi geliyor
düşündürüyorsun beni
içimde küçük sarsıntılar meydana geliyor

cümleler ...
kurduğum söylediği cümleler bir canlılık kazanıyor

sonra insanlığın mahşere kadar bitmeyecek
sorularına sorular ekliyorum
neden niye
aslında aynı sorular ama
kişiler olaylar yerler zamanlar farklı
farklı bir bakıştan bakıyorum

sonrası
sonrası kara delik işte
kendi çabanla çıkamıyorsun
kara delik seni nereye atarsa orada
devam ediyorsun



http://sosexyoutofcontext.tumblr.com/post/249795387#disqus_thread
http://imgfave.com/view/283931

Gediz göleti vardı burda !


ey gözünü sev-me-diğim Gediz!
bir yılım kaldı şunun şurasında
sonrasında davam bitecek senle

şu yobaz insanlarla dolu sokaklarınla
ve tek yeşilliğin şu ilerdeki
mezarlık alanın olduğunu düşünürsek
eğer gediz
bil ki senden nefret etmemek
kaçınılmaz!

hani şu küçük çiftlik ev olmasa
şu okulumuzun arka tarafında görünen
koskoca yeşil arazi,
koyunlarına baktığımız
kemikleri sayılan at,
nerde bir zeytin ağacına dadanmış bir keçi görünce
"aha bu bizim troyalardan " dediğimiz şu
çatısı yamuk ev...
bi o var sende güzel olan bi yıllanmış ağaçların...

hiç çekmezdim seni zorunlu olmasam.
hiç...

haa şu güzel siyah beyaz kuşların
şu şarıl şarıl yağan yağmurda
kendini boşluğa bırakışlarını da unutmayayım.

"ölüyorum sevgilim sen bir el daha oyna"

kind of strange...



değişiklik bazen çok kötü
bir olaya dönüşebiliyor harbi!

geçenlerde izlediğim bir dizi
üzerine aklıma geldi bu konu.

hani varya nothern expourse
dizinin özetinde ilginç insanlarıyla dolu
kasaba diyor
bu ilginç adamlardan biri de
her sabah düzenli olarak büyük tuvalet
merasimi yapan adam
gün gelir durur bu uygulama ve bizim adam
bizim tohtura gider.
anlatınca şaşırılır tabi
ben de hayatımda öyle bi insan tanımıyorum
olsaydı da zaten en yakın arkadaş
ya da aileden falan olurdu heralde

her neyse meğersek bu bizim adamın
şikayeti çözülür
meğersek karısı odayı baştan sona
pembe yapmış arada bir beyaz var!

e ama adam haklı o pespembe odada
kim dursa bütün sistemleri bozulur
buna dayanabilecek birini gösterin bana!

diyeceğim o ki
lütfen değişiklik yaparken bakasını etkileyeceğini
düşünerek yapın kardeşim!

mesela annem odamda kitaplarımın
yerlerini değiştirince kıl ourum
ya niye elliyosun ki anneciğim
bu da benim sinir sistemimi
baştan aşağıya bozuyor!

ayça yine sıçtın
yine zırvaladın der gibisin arkadaş :D
aslında
değil yanlış kelime aslında
zaten evet doğru sözcük zaten
zaten ben burda teorik olarak deliyim
kendi kendime yazıyorum okuyorum :D


ama en son da şudur ki

bence değişim değil de
gelişimi destekleyelim diyorum ha ne dersin?!
sen hele bi geliştir geliştirince
değişim de gelecek arkasından elini tutup valla

neyse bol gelişimli günler
tamam nokta .

get out of my mind!



o değil de
kitaptaki kahramanı
bir arkadaşına benzetmek
düşleren onun olduğunu düşünmek
onun sesini canlandırmak
en berbatı!

kitabı bir an önce
okuyup bitirmeyi istiyorsun ya
böyle olunca
gerçe o hayal ettiğin kişiye bağlı
seviyorsan bitmesin istersin ya neyse
mesela şu aralar
şu Çavdar Tarlasındaki Çocuklar 'ı
okurken onu canlandırıyorum ya berbat !
mümkünse iki günde bitireceğim
ha gayret bugün ikinci günü!

iyilik güzellik






Hey çocuk !
sana sesleniyorum
ne denli bir duygu bilmem
şiddeti ise bana bağlı
istediğim zaman artırabiliyorum tansiyonu bak
ama olmaz
anla işte
bilmiyorum şu aralar ne yapıyorsun
o iki laf garipten ses oldu çıktı
hoş bi ara adımlarını izleyecektim
ama kalsın
ayağımı zincirledim bikere
anahtarı var mıydı
yok muydu hiç bilmiyorum bile
kararlıyım atmayacağım
biliyorsun işte
2. vakayı kaldıramam
kaybedemem
göze alamam
anla beni çocuk!
ama yine de güzel
güzel işte!
sonrası mı?
sonrası da iyilik güzellik...

dumur



ders dil ve anlatım
konu iletişimde dilin işlevi
alt başlığı heyecan bildirme işlevi
öğretmenin örne verin demesi
ve bizden "yaşasın zil çaldı!"
diye bir cümlenin yükselmesi
evet evet diyen Ümit öğretmenin
derse girerken çok heyecanlandığınızı
biliyorum demesi üzerine
bir iki dakka süren salak gülüşelerin sonu :D
özürlü gençlerin yaşama sevinci modu :D

is broken!!!





bu benim yatağım pembe benim pikem
şu tahta da sandealye!



bu da bi 270 derece
döndürünce :)



artık onlar kardeş
yatağım ve ablamın küçüklüğünden kalma
o el yapımı tahta sandalye ...

you drive me crazy maybe we're crazy


" kendini tanıtmadan telefona
çıkanlardan nefret ederdi. Bu,
bir insanın kapısını çaldıktan sonra
ona ,'senin burada ne işin var?'
demek gibi bir şeydi."

bence çok haklı!
ahan da bugün aradı
annemi sordu meğersem
benim annemi değil de
babasının adı sadullah annesinin adı da hayriye
olan hülyayı aramış
gerçe babasının ve annesinin
adının onlar olandan ne hayır gelir
ne ister bilmem ama bugünkü
çalan telefon sayısının üstüne
damarıma basan son telefondu!



pic:http://eikoweb.deviantart.com/

Ecological apple (experimental short) from Andreas Soderberg on Vimeo.



http://illusion.scene360.com/video/4950/the-apple-is-breathing/

Delidir ne yapsa yeridir...



kendimi bildim bileli
annemim babamın ablamın
ve daha nicelerinin
beni tanımladığı sözcük; DELİ

Zaten Manisada doğmuş olmamın
verdiği bir özellik şöyle ki:
Her ilden bir deli bulun getirin
Manisadan tuttuğunuzu...

Peki ben ne yapabilirim?
Bu dünyada "deli" olmayacaksın da
ne yapacaksın...

Ha çocukluğuna inelim derseniz
prezervatifi şişirip
balon diye çocukların eline tutuşturan
bir teyzenin bulunduğu mahallede
oturmuşluğum vardır...

Köyde kene yapışmasın diye
ayak kol boyun yörelerimize
alüminyon folyo sarılmışlığım vardır...

Babamın el aterisi sevdasına beni unutup
gidip elimi sobaya yapıştırmışlığım,

4 yaşımdan 6 yaşıma kadar
bağırsaklarımda ve dolayısıyle kıçımda
kıl mıydı bağırsak mıydı neydi ama
kurtlarla yaşamışlığım,

Kırkımı doldurmadan yataktan
kendi çabalarımla düşmüşlüğüm bile varmış...

hadi bunlar neyse şimdi hatırlayarak
güldüğüm şeyler
ya şimdi !?
büyüyerek artan sorumluluklarımızla
çevremizde olup biteni hergün hergün
kavradıklarımızla daha da zorlaşmıyor mu
çıldırmamak delirmemek!
haberlerin korku filmlerini solladığı bir dünyada
insanların hayvanlardan farkı olmadığı
oysaki hayvanların daha önemli oluşunun yanı sıra
hayvanların türünün azaldığı yok olduğuna karşılık
kahrolasıca insan nüfusunun sürekli arttığı bir dünya
delirmemek içten değilse ne olayım ben!

Varsın deli olayım be!

30 Ağustos...


"Hepiniz anayasayı okuyunuz. Öğrenci, asker, genç, yaşlı ulusun her kişisi anayasayı iyice bellesin...

Benim için bir yanda omak vardır; ben bir yandayım, o da Cumhuriyet'in yanında... Cumhuriyet'in yanında olmak, toplumsal devrimlerin yanında olmaktır.

Eski yönetim yabancı sermayenin jandarmalığını yapmıştı. Hayır, biz bunu yapmayacağız.

Henüz kurtulmuş değiliz, atılan adımlar, bundan sonra atılması gereken adımların başlangıçlarıdır.

Yabancı devletler ekonomik tutsaklıkla bizi bağlamışlardı. Güzel vatanımızı yoksulluğa, memleketi yıkıntıya sürükleyen nedenlerin içinde en güçlü, en önemlisi ekonomimizde bağımsız olmamamızdır.

Memleketimizi bir sömürge haline getirmeye uğraşıyorlar. Halka şunu anlatmalıyız: Kaçırılan fırsatlar, memleetin uğradığı acı olaylar, bir tek nedenden doğmuştur. Yurdun ve ulusun bir avuç kişinin elinde yemlik olmasından ve ulusal egemenliği izlememesinden.

Ulusal egemenliğe karşı gelecek en küçük bir saldırıyı yüreklilikle karşılamalı, önlemeliyiz. Bu yolda halkı elbirliği ile uyandırıp bilinçlendirmeliyiz. Halk ulusal egemenliği benimsemeli ve memleketin tek egemen gücünün kendisi olduğunu unutmamalıdır.

Yurttaşlar, kurduğumuz yönetimde tek kişi konuşmaz, konuşma karşılıklı olur, sözleşmeye açık konuşmaya dayanır.

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz değişimlerin, Türkiye Cumhuryeti'nin halkını tam anlamıyla çağdaş ve tam anlamıyla, tam biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen anlayışları yerle bir etmek zorundayız.

-

Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki ulusu yok eden, tutsaklaştıran, yıkıp yoksul bırakan kötülükler hep din kılığı altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.

Toplumbilim bakımından bizim hükümetimizi tanımlamak gerekirse, halk hükümetiyiz. Toplumsal öğreti bakımından düşündüğümüz zaman, biz hayatını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan emek erleriyiz, zavallı bir halkız, ne olduğumuzu bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Öyleyse her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Çalışmayla kazanırız bu hakkı. Yoksa sırtüstü yatmak ve hayatını çalışmadan uzak geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur, hakkı yoktur.

İlerleme yolunda duracak değiliz; dünya ürkütücü coşkun bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?"



Doksan yıl önce Mustafa Kemal Atatürk bunları söyledi...

[Oktay Akbal 'EVET/HAYIR' Cumhuriyet 30.08.09]

Here they are My Own Photos :)


Hoşgelmişsen Kurt bacım :D


Ahh ahh ev kızı ayça hanım :D
evet evet ev kızlığı yapıyorum
bu aralar hep...
mutfak toplamadan farklı ama
salça yapıyoruz
konserve yapıyoruz
biber kurutuyoruz
fasülye kırıp fasülye kurutuyoruz
işler böyle yani
ama o yapılan muhabbetler
bir başka...

biberi ortasından kesip kesip
4e falan ayırırken
bazılarının içinden kurt çıkıyo
tabi hayvanları çok severim
oynamayı keşfetmeyi sevmeyi
çok yaparım
böyle o biberin
içinde lavralarını salı salıvermiş
sanırsın ki biberin
içindeki pulları
bayağ da büyük kurt 10 cm kadar
var boyları ama yeşil yeşil
şeer de bişiy
elime aldım ısırıyo bacaksız şey
sonra Nazire teyzem dedi ki;

" bak Hülya kurt var bunda
iyimiş bu biberler "

alla allaaa nasıl oluyo kurt var içinde
sonradan anladım ki
ilacın olduğu yerde kurt olmaz
bunlar o pazarlarda pahalı pahalı
satılan (kimbilir) organik
olan o sebzelerdenmiş yani
Hay gözünü sevdiğim kurdu
gel sen bütün meyvede sevzede
bize misafir ol emi : )

hold on


"sanki ki bir gün var olup
doğacak gibiyim"

diyor Kramp
İstanbul Sokakları diye
bi albümü var
onun içinde yer alan bir şarkı
hani Cem Karaca gibi
söylerler ya ben öyle sanmadım ama
dinlettiğim çoğu arkadaş öyle sandı
ama ben dinledim dinledim ve benimsedim
Cem karacaya benzetebilirler ama onlar Kramp
Lan N'oldu ve İstanbul sokakları ile
tanınır

ama şu sözler çok hoşuma gider
işte o iki satır

"sanki ki bir gün var olup
doğacak gibiyim"

Bol konserli bir yaz...



her yaz annemden
"yarın denize gidiyoruz"
diye bir cümle işitince
içimi bi mutluluk kaplıyo
bizim öyle gidelim de otelde kalalım da
yazlık satın alalım gibi vs. vs.
lüksümüz yok ya günü birlik
ya da komşumuzla 1-2 haftalığına
kiralanmış bir yazlık
Foça Rock tatilinde 5 gün yanacağım
kadar yanmış amele yanıklarım
bilekliklerime kadar oluşmuş
kamptan gelmiş 2 gün üstüste
denize girince
vücudum olmuş
coğrafya kitaplarında yükselti
izohipsleri gibi ...
ya da diğer izohipsler
neyse bunlar bi türlü geçmeyecek
en azından 2 haftada geçmesini diliyorum
hele ayağımda öyle bir doğal güzellik
var ki antalya halt etmiş!
terliğimin kıvrımlı motiflerini görmek mümkün
yani!
tamam tamam abarttım :D
ama çok pis bir amele yanığı demeden
geçemeyeceğim : )
ben nefret ederim yanmaktan
kararmaktan!
insanlar ne anlıyo o solaryum
veletinden hiç anlamıyorum!
anlamak da istemem şu günden sonra
sadece nefret ediyorum bronzlaşmaktan
bunu bilir bunu söylerim!
ama çok güzel bi tatildi
bir çok şey kattı bana :)

pic:Epica foça rock tatilinden

The Mause that Roared Leonard Wibberley!


kitap okuyorum Kükreyen Fare

Bu kitabı yüzyıllar boyu
özgürlüklerini kazanmak,
başarıya ulaştıktan sonra da
onu savunmak için durup
dinlenmeksizin çabalayan
küçük ülkelere adıyorum

demişLeonard Wibberley

kitap şöyle ki
şimdi bi ülke varmış
Fenwick ülkesi diye dağlar dağlar ardında
kalkıyo küçük başına 50 60 kişiyle
new yorka çıkartma yapıyor
bak sen şu işe
bi de bunlar yenmez mi savaşı
komik bir gelişme üzerine

son sayfalarına geldim
sonuç ne bilmiyorum
heyecanla bitirmeyi bekliyorum
Böyle bi delilik olabilir mi?
Amerikaya savaş açıyor
ve yeniyor 50 60 kişi
ikinci dünya savaşında ortalığı
yerle bir etmiş Amerikayı
hala da sarsıyor tabi ya

komedi bir kitap ama düşündürücü
okuyorum gülüyorum sonra
günümüzde olan olayları düşününce
bir o kadar sinirlenip
bir o kadar küfrediyorum
ama böyle bitmiyo tabi küfredince herşey!
neyse siyaset yapmeycem
bu kitabı okumanızı öneririm :)
hoş eğlenceli ama aslında zor bulunan
bi kitap çünkü bunu babamın arşivinden
buldum taaa 1986dan
ooo cinderella grubu night songs
albümünü yaptığı seneymiş bak !

what a crap!


Aptal insanlar hep mutludurlar. Zeki insanlarsa hep düşünceli...


düşünceler kaoslar depresifler
aman tanrım ne oluyor
bu yazıyı okuduğum anda
gerçekten çok mutluydum
iki günlük bi mutluluk
orada bi "hep" var belki ama
olsun yine de düşündürüyo
her neyse ben dedim bunu duymak
o kadar kötüydü ki o an benim için
sonra düşünmüştüm
bu cümleyi okuduktan sonra
bir sürü düşünce aynı anda hücum beyne!
kanıtıdır bu cümle
insanların hem aptal hem zeki olduklarının
desem ?!

Arşivimden



almışım gazetemi elime okuyorum
İnsan Gülümser...
diyen bir başlık

"bayan hakem, daha maç başlamadan birbirlerine güler yüzlü selam vermedi diye iki erkek futbolcuya kırmızı kart gösterdi" iyi mi? acaba seyircilerin tutumu ne oldu? (yukarıdaki haberin kişileri Perran Kutman, Müjdat Gezen ve Halit Kıvançtı.Yıl 1984)

diye bir giriş
tabi anlıyosunuz keyifli
keyifli ama kısacıktı daha uzun olsun isterdim

" İyimserliğin ilk adımı gülmüsemedir. Kötümserlik ise yenilginin onaylı belgesidir. "

sabah kalkıyorsun yol yapımı var tak tır tok sesler camı açıyosun küfür ediyosun
bi batın yanda duran ağaçta iki kuş cıvıldıyo :)
gülümse!

otobüsü kaçırdın bekliyosun gelmedi sinirleniyosun önünden geçenler beklesen gelmez yine aynı durum öff pöff ağzına sıçayım nerdesin geç kaldım derken bir arkadaşın geliyor uzun süre görüşmemişsin otobüs geliyor tesadüfe bak aynı otobüs bekleniyor muhabbet alıp başını gidiyor aslında ne çok özlemişsin arkadaşını :)
gülümse!

okuldan gelmişsin bir kaç eşyan yerde diye annen bütün eşyalarını yere indirmiş yorgunsun iki eşya yetmezmiş gibi üstüne bi de bunlar çıktı e ders çalışacaksın toplamazsan dikkat dağıldı topladın argın yorgun bi baktın aradığın eşyan arasından çıktı
gülümse!

bakkal amcaya, göz göze geldiğin yaşlı teyzeye amcaya, her bi şeye değil ama :)

gecenin bu saatinde bu güzelim makaleyi böyle tiksinç bir şekilde yazdığım için tebrik ederim kendimi :D

Nusret Ertürk yazmış efenim bu makaleyi 19 ağustos günü de cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış:) daha hangi makaleler vardı o gün gazetede paylaşmak isterdim ama saçmalayıp onların da içine etmek istemiyorum : )
aslında varya yazı da siyasi içerikli ama ben dangalağı yazınca böyle oldu afedersiniz :D

" bu ülke, 'Öfke bir hitabet sanatıdır' diyen bir başbakanla tanıştı "
diye devam ederken şöyle bitirivermiş

" Öfke, şşiddet saçanlara , bilime , sanata , yaşamın güzelliklerine çalme takanlara kırmızı kart göstermeye hazır mısınız? Öyleyse gülümseyelim "

diye de bitirmiş güzel yazar : ) gülümseyelim o zaman :)

Hepsi hikaye oldu be :D


pazartesi ayın 20sinde
kalabalık arasında
tek başına
Perfect strangers dinleyen
kız var o gecede ...
işte o kız çok şanslı
ve çok seviliyor ...
dünyadaki en mutlu
insan parıltılı gözlerle
Steve i seyreti o gece
Ian ın 65 yaşına gelmesine rağmen
yine de o sesi çıkarmasını
hayranlıkla baktı
gülünçtü eşofman giymişti...
Don katibimi çalıp
bi jest yaptı
biliyodu kız onu çalacağını...
Roger ın saçlara bitti
ama attığı penler
bir türlü gelmemişi :D
gerçe steve atmıştı neyse
çok saçmaldım yine
deep purple a gittim anlayacağınız
En favorim perfect strangersta koptum
:D space trucking de uçuyorum zannettim
hush te kendimi hippie vari zannettim bilmiyorum
neden hippie vari hissettim ama
ne bileyim o şarkıda öylü hissediyorum
sonra black night ta
hell the yeah this is metal dedim
smoke on the waterda sesim kısıldı
highway starda bana bu şarkıyı söyleyen
birini vaadettim
ex aşkımı göremedim ona üzüldüm
o konser sonrası 2 bira içmek istedim içemedim
waffle sevdasına unutan uzen xD komediydi:D
İstanbulda hayat var dediğim ilk geceydi
Üniversiteyi burda okumalı dediğimin 2. günüydü...
çok istediğim şeyin gerçekleşmesinden
haz duyduğum büyük gecelerdendi...

as soulful as...




guns n roses
dont cry

as wild as...




http://www.coreyhelfordgallery.com/#/show/past/

as alone as...


Rise and Fall...


... yükseliş ve düşüş...

sanırım bu geçirdiğim saatleri
tanımlayan en güzel
iki kelime ...

iki laf ağızdan çıkıyor
babamın.
benim tüm vücudumu
yüzümdeki 80 kasımı
gözlerimdeki o biraz kaybolmuş
ışıldıyı bir anda parlatan
o kelimeler...

"sen de git"

bahsettiğim şudur ki
" Deep Purple "

2009 kuruçeşme arena
hani 20 temmuz ...

hemen kuzeni arıyorum
ve biletleri alamayacağımı
öğreniyorum
babamda 100 tl vermem diyor
bursluluk kartı da bitecek
zamanı bulmuştu zaten...

tam bunları öğrendiğim anda
playlistten guns n roses dan
Dont cry çalıyor
sözleri uymuyor belki ama
şarkının havası uyuyor bir yerde

ve yine saçma şeyler
yazıyor parmaklarım
kuzene

içimdeki ateş söndü
ışıkları kapatıp
karanlıkta yine
tavana bakıp
o boş ama
her gece bakıp
kafamdakileri boşalttığım
beyaz boyası döküldü
dökülecek olan tavan...

iki dakka odama
gidip bu inleyen
beynimi nasıl yatıştıracağımı
düşünüyorum
ve çevremdeki anne baba abla
durumumu anlamayn anne baba abla
gülüşmelerle bakınca gözlerime
bedenim ezildikçe eziliyor...
kalbimdeki o his derinleşiyor
kafamda deep purpleın bildiğim
bütün şarkıları çalıyor
"sen oraya nah gidersin diyen bir abla
"ohh bak benim dediğim oldu diyen bir anne
şu aralar iletişimimizde biraz kopukluk olan babamın
"ama ben sana şaka söylemiştim senin böyle
algılayacağını bilmiyordum sözleri ile
yine tek başıma yine tek dünyamla
yine mutsuz umutsuz konuşmaya
erinen ağzımla şu an deep purple dinlemeye
herşeyini verecek ama
yine de guns n roses dinlemeye devam eden ben

bilgisayar ekranına bakakalmış
kuzen de kapamış oturumunu
bir an dont cry çaldı guns n rosesdan

sanki bana söylüyor
dont cry baby
iam still lovin you
dont take it so hard now
youll feel better tomorrow
dont cry tonight
diyor sanki axl bana

belki çok saçma şu an
yazdıklarım ama
sanki bir çocuğun elinden
en çok sevdiği oyuncağı ya da şekeri
alınmış gibiyim yani
tam ağlayacağım ama ağlamıyorum
ve bir bira zamanıdır
neyse depoyu yarın çok sevdiğim bir arkadaşla dolduracağız
tek dayanağım şu an bu : /

well maybe a bit ...


o değil de gece yatağa yatınca
tavanla karşılaşınca
kendini biraz yalnız hissediyorsun ya...

ya da çıkıyorsun çatıya terasa balkona
uzanıp yıldızları izliyorsun ya...

ya da aynanın başına geçip
kendinle konuşuyorsun ya...

deli olduğunu sanıyorlar :-| x[

hadi biraz yaramazlık yapalım...


yapın bacım gardaşım yoldaşım...
hani şu ara sokakları geziyorsun ya
duvarlarına bakıp
hayran kalıyorsun
şehrin tekrar tekrar
eski posterler asılmış
bazı posterleri var
kopartıver bir kaçını
ama dikkat et
görüntü bozulmasın
örneğin 3 tane var alıver birini...

mesela ben bunu koparttım xD ;


ve daha da fazlasını xD

how grand you are !


bilgiye aç olmak
hiç hissettin mi bu duyguyu?
bir iki kitap dergi
karıştır en iyisi sen...




kütüphane de bu yıl şansıma tadilatta :/
taa eylülde açılacakmış : /
ama sorun değil baka bir kütüphane buldum xD

malmıgn?


aman yazı boş geçirmeyin
evde canı çok sıkılır insanın zaten
al bi tabu oyna
al bi kitap oku
bir şey üzerine yoğunlaş
ingilizce kursuna git
yeni müzikler keşfet
bisiklet sür

talk with me...


bol güneş...

deniz kumuyla dolmuş mayo...

omuzlarda deve güreşi...

kıyıda topladığınız yuvarlak taşlar...

bol çekirdekli karpuz...

arasından deniz kumu dökülen kitap...

sivrisineksiz geceler...
(ki sanırım bu en ihtiyaç duyulanı xD)

telefonların ikidebir çalmadığı günler...

akşam serinliği gelmiş kumda bira keyfi...

komşunun hayvanıyla kurulan sevgi...

bahçedeki çiçek kokuları...

sabahları bakkala gitmenin çile olmadığı...

bol eğlenceli bir yaz tatili...






peki ya evde pinekleyenler ! xD
bendensin xD

Prof. Zihni Sinir gibi uçuktan...


her gün her an
aklıma çok güzel cümleler
geliyor
aklımda kesin tutarım
diyorum ama
nafile!

ağlıyorum şu
bilgisayar başına
oturunca
sanki hepsi bana küsmüs
gibi çıkıveriyorlar
akımdan!

Hatırla!


Ahmet Özyurt,
Asaf Koçak,
Asım Bezirci,
Asuman Sivri,
Behçet Safa Aysan,
Belkıs Çakır,
Carina Cuanna,
Erdal Ayrancı,
Edibe Sulari Aybaba,
Gülender Akça,
Gülsün Karababa,
Handan Metin,
Hasret Gültekin,
Huriye Özkan,
İnci Türk,
Kenan Yılmaz, Mehmet Ata,
Metin Altıok,
Muammer Çiçek,
Menekşe Kaya,
Muhibe Akarsu,
Muhlis Akarsu,
Murat Gündüz,
Nesimi Çimen,
Nurcan Şahin,
Özlem Şahin,
Sait Metin,
Sehergül Ateş,
Serkan Doğan,
Serpil Canik,
Uğur Kaynar,
Yasemin Sivri,
Yeşim Özkan








bugün gündoğdu ya doğru
dersten çıkmışım hazlı adımlarım
başlıyor

yaklaştıkça
sesler daha iyi anlaşılıyor
yürek daha hızlı atıyor
işte orda diyor
en güzel insanlar var
amca var teyze var kardeş var

seviniyorum birden
işte bir kez daha başardık
türkü söyleniyor
evet evet semah çekiyorlar
adımlarım hızlanıyor

birden hayal kırıklığı...
herkes dağılmış durumda!
Semah sonlanıyor
Şiir okunurken
dağıldıkça dağılıyor insanlar...

ve dedi ki o:
"yine örgütlenemedik yine!
demek ki yine adam olamayacağız!
bi tutamadık bir arada! "

differents


temizlik yapılıyor...
ablam
makyaj malzemeleriyle
dolu sepetini,
yatak ucunda
oluşmuş giysi dağını,
yatak altına
tıkıştırdığı çantalarını düzeltirken
ben kitaplığımı,
gazete arşivimi,
cd kutumu düzeltiyorum...

arı ben de bal yok


sıcak yaz gecelerinde
pencereyi açıp yatan
parmak kaldırsın !
evet evet ben de
ben de öyle yapıyorum :)
o güzelim uykudan
uyanırken
tam da gözünü açtığında
büyük bir arıyla burun buruna
geldiniz mi?
efendim, hayır mı?
yalnız mıyım yani :/

ben paniklemiyorum ama
ablam gerçekten
bir fil fare gördüğünde
ne yaparsa o da onu yapıyor
bir de üzerine küfrediyor :D

ama bu arıların
olduğunu görmek iyi
değil mi? : )
ben çok seviniyorum
ve Aynştayn Amcanın
sözünü hatırlıyorum

onları sevin !

öyleymiş meğersem


şimdi tam bir epica havası
that was never enough
that I gave to you desin
bi Simone bize ...

öyle mi gerçekten!



gerçekten de öyle mi
yani
güçlü hisler varsa normal
davranamaz mısın?
sanırım bu çok açıklayıcı oldu sağol





pic from : http://www.coreyhelfordgallery.com/#/show/past/

ben varya ben ! ağzıma sıçayım



ben varya ben
şu an
dünyanın
en en en salak
en en en megalomanyak
en en en düşüncesiz
en en en kendini batıralbilen
en en en kafasını kullanamayan
en en en beyin hücreleri çalışmayan
en en en tırt
en en en küfür edilesi insan
en en en kendini bu kadar kötü ifade eden
en en en kendini batırmak yetmiyormuş gibi bir de arkadaşını da batıran
en en en gözleri kör
en en en kulakları sağır
en en en konuşmasını bilmeyen
amele zaar bi insanım

Strange feelings!


değişikmiş gerçekten
bir yakının sözlenmesi
onun evleneceği fikri
hele de o kişi insanın
ablası olunca :D

değişik hani
gerçe daha bizle de,
ama yapılan telaşları
ve bazı benim yanlış
bulduğum şeyleri saymazsak
ablamın o mutluluğunu
görmek güzel bir şey :)

Hmm...


“Önümde yürüme, peşinden gelmeyebilirim. Arkamda da yürüme, bakarsın öncülük yapmam. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım ol.” [Albert Camus]

you think huh ? dont make me laugh ! :D


neden kulağmızda
kulaklık varken
sesli sesli konuşuyoruz ki :D
hayır yani ne hikmettir :D
niye bağırıyorsun ki yani
de mi hiç mi düşünemiyorsun
bir iki ön sırada oturan
insanın
onun hakkında konuştuğunu
duyacağını de mi yane :D
ve bu nacizane
aklımdan çıkaramadğm olayı
birlikte yaşadığım arkadaşa
selam gönderiyorum :)
tad tuz biber bu beah ! :~}

oku bubam oku


hani yaz aylarında serinletici
çorbalar vardır böyle
katıklaç gibi
üstüne yağda ısıtılmış
kırmızı pul biber
ve nane en basitinden hani
gerçe basit deyip geçmeyelim
çok güzel tad katar ya neyse
böyle önüne gelir
bakakalırsın
beyaz sıvıyla renkli sıvının
birleştirdiği yere...
nası bişedir öyle
sıvının sıvı içinde
şekil alışı
amaaan biz de doğru düzgün
bir şey anlatacaksın
sandık bu muydu yani
dediğinizi duyar gibiyim :D
ama neyse xD

out of mind !



Hani bir söz vardır
türkün aklı
ya kaçarken
ya sıçarken diye hani
neden sıçarken biliyor musunuz
şimdi bizim bu yaptığımız
böyle sarı sarı bişi var ya
hah çiş işte onun bileşenlerinde
amonyak üre ve ürik asit var hani
amonyak zihni açar kardeşim
e ondandır böyle denmesi

Sıkıntılı...!!!


bir insan
hata yapmadığı halde
her ayrıntıyı düşünerek
o matematikte hesaplar gibi
tüm olasılıkları düşünüp
o tüm olasılıkların yaratabileceği
o tüm sorunları nasıl düşünür de
için için ağlar da
kendini yıpratır
ne dersin bir Cem Adrian ?
ya da scorpions ?
ya da sessizlik
yok yok hayır sessizlik olmaz
kafayı dağıtacak bir şey !

Do it!


Radyo ...
Radyo büyük bir keyiftir...
Perşembe ve cuma
günleri okuldan
daha erken geliyorum 4 buçuk gibi...

elimi yüzümü yıkayıp
bir yiyecek tepsisi hazırlıyorum kendime
ve saat 17 00 oluyor
trt 3 radyosu açılıyor
Rock efsaneleri diyor bir ses
Ve sırtını sandalyeye
yaslama vaktidir ...




hmm bugün 29 mayıs
haftaya pazartesi
saat 17 00 da trt radyo 3 te yine rock efsaneleri

http://www.rockefsaneleri.com/

her PAZAR saat 14:10 - 15:00 arasında, TRT Radyo3


"Konser Gezginleri" Montajı. "İstanbul Radyosu" M4 Stüdyosu.
( Önder Bozok, Bora Çetin, Ebru Bal Dezgahçı, tarih ; 11 February 2009 )
( Same Shirts are Gifted by; Yavuz Aydar to Bora and Bozok )

"Concert Voyagers" Montage in Istanbul Radio M4 Studio, 11 Feb. 2009

pic from : http://www.rockefsaneleri.com/

Timing...




Zamanlama yapmak
ne kadar önemli değil mi!
Acaba keşke
diyor muyuz hala? :/

Black Dog!!!!!!!


Canın sıkkınsa
kafan bozuksa
içkiye ihtiyacın varsa
kopmaya
bir dakikelık dünyadan
ayrılmaya ihtiyacın varsa
diyecek söz yok
aç bi led zeppelin
Black dog
en güzel insan
işte orda!

Decorative...



Hani insanlar kalkıyor
kendileri için
odaları için
bilmem neleri için
böyle elişi şeyleri yapıyorlar ya
bir şeyler yaratıyorlar
çok güzel oluyor be!
bizde yetenek yok galiba!
yapmaya çalışınca insan
olmuyor :/
ama öyle çok isterdim ki odamı
şöyle kendi ellerimle baştan aşağı yaratayım
ama engel var! ablam sevgili ablam ^.^
Ruhlarımız ve sevdiklerimiz farklı olunca
olmuyor :D

via: http://www.davebarnes.ca/home-pg.htm

Can sıkıntısının can sıkıntısı :P




Boş derslerin
birazcık da olsa
can sıkıntısını
geçiriyor :D
düşünün artık
bu can sıkıcı oyunu
oynayabilecek
kadar can sıkıntılı dersler :P


via: http://www.alltelleringet.com/

Kısa Film


Café Serré from Denis Bouyer on Vimeo.




Kısa bir çizgifilm ^^
Bir polis bir kırsız
Tesadüs mü şans mı
anlaşılmaz :D

Puzzle!


1000lik 1500lük
2000lik 20lik ...
Puzllelar
yapması
o kadar harika
bir şey ki!
her zamanki gibi
ilk kenarlar yapılıyor
sonra içler renk renk ayrılıyor...
o son parçayı
yerleştirmek hem sevindiriyor
hem de üzüyor !
Çerçeveletip duvara asmak ise
hani yemek yaparsın
tadına bakarsın da
bir şey hissedersin!
işte çok güzel değil mi!


Eurovision


Her ne kadar
dinlediğim müziklerle
örtüşmese de
Eurovision yarışmasını
izlemeden duramıyorum!

Babam çok sever
bir tek askerliğinde
kaçırmış
ondan bana geçen
bir şey bu...
bir duygu...
sadece izliyorum ve yine de güzel !

Anlamlı bir şey!





















Bunu görünce
farkettim gerçekten de
arkadaşlıklar çoğu zaman
bu tablodaki gibi xd

Yanlış biliyorsunuz!



Bugünlerde okuduğum
her makalede bir
eski çocukluktan bahsediliyor...
Çoğu yazar eskidensokakta
oynanılan oyunlardan,
çizgifilmlerden, dinlenilen müziklerden
bahsediyor...
Ve okurken ben de hatırlıyorum
o anlatılan oyunları müzikleri
çizgi filmleri...
Ve, ya yazının başında
ya da sonunda şu benzer cümleler kurulu;
"Yaşlılar bilir... Gençler bilmez ama....
Yaşılar hatırlar bunları..."
Ben 93 yılında doğmuş bir insanım
ama o anlattığınız oyunların hepsini biliyorum
Sokakta ben de oynadım bunların hepsini
gece 3ten aşağı eve girmezdik lafını
biz de söylüyoruz
Bizde de uyuz it gibi
yaralar eksik olmazdı...
Benim kuşağımı bu kadar küçümseyemezsiniz
bilgisayar girdi hayatımıza ama hala bir şey değişmedi
biz hala sokağa çıkıyoruz bisiklet sürüyoruz
ve benden daha sonra doğan kuşaklara baktığımda
bazıları ailenin suçu bence...
Eğitim ve öğretim yılı diyoruz...
ikisi aynı şey değil biliyoruz
Eğitim ilk anadan babadan başlıyor tabiki
Eğitsin çocuğunu sosyal olmasını sağlasın
Bilgisayarı yararlı şekilde kullanmasını sağlasın
yani ben bu cümleleri okumaktan sıkıldım
ve isyan ediyorum...
Belki Adile Teyzeyle yetişmedik ama
Sokakta oyun oynadık
İki parmağımızı kullanmaktan başka şey de yaptık
sadece bizleri böyle algıladığınız için üzgünüm

Ahmet Amca!



Bİr piknik alanındayız
cıvıl cıvıl renkler, güneş
ve yiyecekler...

Tabi satıcılar da bundan
kâr ediyor...
çocukların ilgisini çekecek
balonlar, şekerler...
ama içlerinden biri vardı;
Kukla satan bir amca...

Ahmetmiş adı...
sırtında emektar çantası
başında şapkasıyla dolaşıyor aramızda
Tabi biz de ördek kuklalara dayanamıyor
alıyoruz...


Bu ördek de çok komik
biraz böyle havalı duruyor
bazen ödleğin teki oluyor
bazen de çok bilmiş oluyor
ama genelde tatlı bir şey
benimkisi xD
ama tabi onun görünüşü
böyle
çok büyük bir yetenek olsaydı bende
belki yaşlı bir dede yapardım
belki kültürlü bir doktor
herneyse...

Ahmet amca kuklayı
nasıl kullanacağğımızı
öğretiyor...
ilk yürütmekle
sonra mızmızlanması
sonra acıkması
sonra yüksen bir yere çıkartmasını
en son da sırtını kaşımasını
...

ve diyor ki
çocuklara öğretici oyuncak
almak lazım...
çocuk bilgisayarla telefonla
bir şey öğrenmiyor...
boşuna bağırmıyor doktorlar
öğretici oyuncaklar alın diye diyor

Watch or should I say my watch xD



Swatch markası bir seri yapmış
007 James Bond serisi
Bölümlerdeki baş karakterlere
göre -bunlar kötü karakterler-
saat koleksiyonu yapmışlar
Aralarında en hoşuma giden
ise Live and Let the Die
bölümündeki ana kötü karakter
için yapılmış olan
Baron Saredi ...

http://www.swatch.com/tr_tr/villain/live_and_let_die.html

http://store.swatch.com/VC/watches/page/1/GB237

İçeceğiniz sıcak mı olsun soğuk mu?



Sıcak ve soğuk kavramı...
Bilim adamlarına göre
sıcak ve soğuk sözcükleri
elimizde sıcak bir şey tutuyorsak
mesela sıcak bir nescafe
çevremizdekileri de
sıcak olarak algılıyor
sıcak davranıyoruz...

yani fiziksel sıcaklık ve soğukluk
duygusal sıcaklık ve soğuklukla
alakası var!

Bu yazıyı Ntv Bilim dergisinde okudum
Başlık ise şöyle
"Sıcak tutalım, sıcak ilişkiler kuralım"

elinizden sıcak içecekler eksik etmemeniz dileğiyle!

Siz 3 üç buçuk atmak ne demek biliyor musunuz?


Üçbuçuk derken
dudaklarımız bir açılır
bir kapanır.
Bu deyim korku anında
anüs kaslarının da
yaptığı hareketten ileri gelmektedir...

yaaa biliyor muydunuz?




via; http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=%C3%BC%C3%A7+bu%C3%A7uk+atmak&nr=y&pt=uc+bucuk+atmak

Let's play some volleyball ...


Düşünsenize
iki ay tam iki ay oldu
beden eğitimi dersi
yapmayalı...

E tabi hal böyle
olunca insan
psikopatlaşıyor.

-Abi öğretmen top alabilirsiniz
dedi , top ne ya?
- Öğretmen spor salonundan
çıkmak yok dedi meğersem
spor salonu diye bir şey varmış.
ben de diyorum şu önümüzdeki
koca binada ne oluyor acaba?

tabiki de abartı xD



ilk defa basketbol topunu
boş buldum bugün salonda...
Aldım ve potaya atmaya başladım
topu yere vurdukça
eski fakat sağlam olan
tahtalar etki tepki
ile yanıt veriyor
ayaklara
ve o ayaklarıma verilen
titreşim
bir metal ya da rock
konserinde basın
göğsünüzü gümlettiği kadar mükemmel
bir şey...

imaginary bookshelf



Bir kitaplığım olsa
şöyle grurla bakabileceğim
işte bunların hepsini okudum
ben okudum ben...
diyebileceğim
arasında hoş anıları olan
imzalı kitaplar
doğumgünü hediyeleri
ve de bir kitap arası koleksiyonu

aslında var ama sadece 2 raflık
hepsini okumadım aslında
nedendir bilmem ama klaksikleri
okumaktan kaçınmışımdır
o yüzden Oliver Twist , Heidi
gibi kitaplar arka tarafta durur
önlerde ise en sevdiğim kitaplarım

üst katı orta okulda okuduklarım
hepsi renkli renkli 300 sayfayı geçmeyen
kitaplar

alt rafta ise lisede yani şu an
okuduğum ve okuyascağım kitaplar

bir Muzaffer İzgü serisi varki
onların arasında
çok sevdiğim
bir gün bizim okula
imza vermek için gelmişti
En sevdiğim kitabını aldım o gün
ondan "Deliye Her Gün Bayram"
6. sınıftaydım
tam imzalıyordu ki kalemi bitti
ve o kalemi bana verdi
ve ben o kalemi gözüm gibi saklıyorum
babamın çantasında duruyor

ve bir Uğur Mumcu serisi varki
henüz daha okumadığım
Ve hepsinde Uğur Mumcu'nun imzası var
düşünsenize Uğur Mumcu'nun
eline değmiş kitaplar
bu beni çok etkiler ve her elime alışımda
tarihteki kanlı olayları hatırlayıp
tüylerim bir çığlık duyarmışçasına
diken diken olur ...
aslında 7. sınıfta okumuştum
o kitaplardan birini
ama anlamadığım için
yarıda bırakmıştım

aralarında en eski kitaplardan olan
ki aslında çizgi roman
babamın Red Kit çizgi romanları
kaç adet var bilmiyorum ama
keşke diyorum babam
şu an ben nasıl penguen'in bir tek
sayısını kaçırmıyorsam
o da Red Kit'in tüm dökümanlarını
alsaydı...

Ve Aziz Nesin serisi
okuduğum ilk kitabı
"Şimdiki Çocuklar Harika"
Ve Christine Nöstlinger
bir Alman yazar
bulabildiğim tüm kitapları

Ve 13. İzmir kitap fuarından
aldığım bir kitap ayracı
spatula üzerinde bir karakter
İzmirdeki bir tiyatro topğluluğunun
yaptığı bunun gibi bir çok kitap ayracı
almışken çok sevdiğim Ümmü ablama da almıştım
ben benimkinin adını Jimmy Mason koymuştum
geçen sene. Jimmy'i
çok sevdiğim bir grubun solistinin adı
diğerini ise öylesine koymuştum
birden ağzımdan öyle çıkmıştı ..



Bu arada İzmir'de keçtiğimiz hafta
14. kitap fuarı vardı.
Sadece cumartesi günü gidebildim
Bu sefer sadece 1 tane kitap alabildim
Sineztezya diye bir kitap
metroda kitaplara bakarken
gözüme ilişmişti
ve değişik bir kitap

First image from : http://bookshelfporn.tumblr.com/



üzerinde oturuken
aklındakileri bir kenara atıp
güzel hayal kurabileceğin
bir bank...

çok uzak değil sadece
merdivenlerden aşağı inip
bir kaç adım yürüyünce

güneş,
önündeki kamufle
olduğun ağacın yaprakları arasından
üzerine düşüyor
düşüyor ve renkleri ortaya
çıkarıyor

hava öylü güzel ki
o anda
bir kırda
bir kilmin üstünde
kuş cıvıltıları arasında
böceklerle bir yorgunluk uykusuna
yatıyormuş gibi hissetmek

ve bu durumun
buzdolabında
buzdolabı ışığını
güneş ışığı sanan
hıyarla bir olması

ve üstüne
bir kimya dersi
alfa beta x ışınlarının kafanı
delmesi
ve anlatılanların bir kulaktan
girip bir kulaktan
çıkması

What about you?


Ayça ayça ayı kovalamaca
Ayılar girdi bostana
Bostancı ayıyı yakaladı
Kofi annan ayıldı
Bunu duyan Ayçanın ablası
Kübada imamla nişanlandı..

Thanx to Caner

Grip ve nezle arası bir şey...


evet hani böyle aldanırsın
o yüzüne bacaklarına düşen güneşin
sıcaklığına da kısa kollu giyersin
sonra da deniz kenarına düşer
yolun ve deniz kenarında çarpar ve sonuç
NEZLE ya da GRİP


aman deyim dikkat edin kendinize !!
o kadar kötü yanları varki
eğer benim gibi uyurken
ağzınızdan nefes alıyorsanız
komidininizin üstünde
şöyle en sevdiğiniz en büyük kup bardağınızla
su bulundurmak zorunda kalıyorsunuz
ki aksi takdirde 2 km uzaklıkta gelen
mutfağa o sıcacık yatağınızdan kalkıp
gidiyorsunuz

bir diğeri ise tat alma duyunuzu
yitiriyorsunuz!!
o kadar üzücü bir olay ki!
yediğinizi ancak tam yutağınızda
hissediyorsunuz
ve büyük ihtimalle de
kötü bir gıcıklık oluşturuyor orada

aslında iyi yanları da var <.<
mesela hastayım diyerek okuldan
izin alabilir ve evde oturup
iki gün içinde teslim etmeniz
gereken dönem ödevinizi
iki dağ arasında değil de
iki ışık yolu arasında tamamlayabilirsiniz ^^




anneanne lütfen!



ailemizde yeni bir birey
anneannem
aslında o istanbulda dayımlarla kalıyordu
fakat yengem emekli olduğu için
kışın bizde kalacak

anneannem iyidir
ama aslında ondan şikayet edeceğiniz
çok şey var xD

yemekler bir kere
bu gidişle ortalama 2x ayda
bitirdiğimiz yağı x/2 ayda bitireceğiz
ve ayrıca o yemeklerin acısı yok mu !
kendimi burber kingde acı sos üzerine
iddiaya girmiş ve iddiayı kaybettiğim için
yiyormuşum sanıyorum
evet pek acıya dayanıklı olduğum söylenemez

bir gün anneannem ve babam
arasında yaşanan bir olay
ahha ben neyden bahsediyorum
aslında benzer olaylar hergün yaşanıyor
ya neyse xD

..(babam herkes uyumadan önce
kapıyı kilitlemeye gider)
babam; Ben kapıyı kilitleyim de
dişimi fırçalayıp yatayım.
anneannem (hemen bunun arkasından);
murat kalk da kapıyı kilitle
xD
ayrıca anneannemin
değişik sözleri vardır
daha doğrusu küfürleri mi desemmm x]
-çalımına çalı takılsın
bu lafı hiç anlayamamışımdır
-eşşek beyni yemiş
-fikürsüz

Good bye for tomorrow


evet insan hayatında değişen şeyler vardır
off ayça bırak bu ayakları xD yazamıyorsun işte
neyse ...
konuyu hemen bağlayayım taşınıyoruz
çok uzağa değil hemen 200 metre ileride
bir eve

küçük ve doğalgazı olmasaydı
o ev o kadar para etmezdi :P
ne kadar da ezdim yeni evimizi xD
en samimi en yakın aile
dostlarımızla karşıkarşıyayız artık >.<

yine ablam ile aynı odada kalacağız
oda için düşündüğüm birkeç
küçük projeler var ^^
mesela kapının arkasına
büyük bir poster asacağım
boydan ayna yaptırıp odanın
duvarına monteletsek iyi olur aslında
çünkü ikide bir annemlerin odaya
gitmekten sıkıldım xD

ama böyle yeni ev demek
eşyaların toplanmasıııı
oraya götürülmesiii
yerleştirilmesiiii
internetin kaç gün sonra açılacağıı
bilgisayar kablolarını yeniden düzenlemeek
ve o karışıklık içinde sınavların üstesinden gelmek

ama biliyor musunuz bizim oda
böyle dağlara manzarası olan bir oda
gözlerim yorulduğunda
bakabileceğim güzel bir manzara

anlatamıyorum ama hissediyorum ...



Hani bazen bir şeyler hissedersiniz
böyle sözcüklerle tanımlayamadığınız
ama önceden hissettiğiniz bir histir o böyle
ve o hissettiğiniz günki ana simgeler
ana görüntüler gelir aklınıza
hangi şarkı vardı acaba o gün ağızınızda
ya da kim çağırıyordu sizin adınızı
kafanızda oluşan o ses kimindi acaba
hah buldum der ve anın tadını çıkarırsınız
böyle olur ya acaba anlatabildim mi :?



image from http://kactiguy.blogspot.com

wtf XD










image from : http://layertennis.com/090403/08.php

I promise you ^^


Find me ...


İçinizdeki çocuk ölmüşse
bu benim sorunum değil!


Heaven 'n Hell

The World Is Full Of Kings And Queens
Who Blind Your Eyes And Steal Your Dreams
It's Heaven And Hell, Oh Well


İzleyiciler