Delidir ne yapsa yeridir...



kendimi bildim bileli
annemim babamın ablamın
ve daha nicelerinin
beni tanımladığı sözcük; DELİ

Zaten Manisada doğmuş olmamın
verdiği bir özellik şöyle ki:
Her ilden bir deli bulun getirin
Manisadan tuttuğunuzu...

Peki ben ne yapabilirim?
Bu dünyada "deli" olmayacaksın da
ne yapacaksın...

Ha çocukluğuna inelim derseniz
prezervatifi şişirip
balon diye çocukların eline tutuşturan
bir teyzenin bulunduğu mahallede
oturmuşluğum vardır...

Köyde kene yapışmasın diye
ayak kol boyun yörelerimize
alüminyon folyo sarılmışlığım vardır...

Babamın el aterisi sevdasına beni unutup
gidip elimi sobaya yapıştırmışlığım,

4 yaşımdan 6 yaşıma kadar
bağırsaklarımda ve dolayısıyle kıçımda
kıl mıydı bağırsak mıydı neydi ama
kurtlarla yaşamışlığım,

Kırkımı doldurmadan yataktan
kendi çabalarımla düşmüşlüğüm bile varmış...

hadi bunlar neyse şimdi hatırlayarak
güldüğüm şeyler
ya şimdi !?
büyüyerek artan sorumluluklarımızla
çevremizde olup biteni hergün hergün
kavradıklarımızla daha da zorlaşmıyor mu
çıldırmamak delirmemek!
haberlerin korku filmlerini solladığı bir dünyada
insanların hayvanlardan farkı olmadığı
oysaki hayvanların daha önemli oluşunun yanı sıra
hayvanların türünün azaldığı yok olduğuna karşılık
kahrolasıca insan nüfusunun sürekli arttığı bir dünya
delirmemek içten değilse ne olayım ben!

Varsın deli olayım be!

30 Ağustos...


"Hepiniz anayasayı okuyunuz. Öğrenci, asker, genç, yaşlı ulusun her kişisi anayasayı iyice bellesin...

Benim için bir yanda omak vardır; ben bir yandayım, o da Cumhuriyet'in yanında... Cumhuriyet'in yanında olmak, toplumsal devrimlerin yanında olmaktır.

Eski yönetim yabancı sermayenin jandarmalığını yapmıştı. Hayır, biz bunu yapmayacağız.

Henüz kurtulmuş değiliz, atılan adımlar, bundan sonra atılması gereken adımların başlangıçlarıdır.

Yabancı devletler ekonomik tutsaklıkla bizi bağlamışlardı. Güzel vatanımızı yoksulluğa, memleketi yıkıntıya sürükleyen nedenlerin içinde en güçlü, en önemlisi ekonomimizde bağımsız olmamamızdır.

Memleketimizi bir sömürge haline getirmeye uğraşıyorlar. Halka şunu anlatmalıyız: Kaçırılan fırsatlar, memleetin uğradığı acı olaylar, bir tek nedenden doğmuştur. Yurdun ve ulusun bir avuç kişinin elinde yemlik olmasından ve ulusal egemenliği izlememesinden.

Ulusal egemenliğe karşı gelecek en küçük bir saldırıyı yüreklilikle karşılamalı, önlemeliyiz. Bu yolda halkı elbirliği ile uyandırıp bilinçlendirmeliyiz. Halk ulusal egemenliği benimsemeli ve memleketin tek egemen gücünün kendisi olduğunu unutmamalıdır.

Yurttaşlar, kurduğumuz yönetimde tek kişi konuşmaz, konuşma karşılıklı olur, sözleşmeye açık konuşmaya dayanır.

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz değişimlerin, Türkiye Cumhuryeti'nin halkını tam anlamıyla çağdaş ve tam anlamıyla, tam biçimiyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimlerin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen anlayışları yerle bir etmek zorundayız.

-

Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki ulusu yok eden, tutsaklaştıran, yıkıp yoksul bırakan kötülükler hep din kılığı altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.

Toplumbilim bakımından bizim hükümetimizi tanımlamak gerekirse, halk hükümetiyiz. Toplumsal öğreti bakımından düşündüğümüz zaman, biz hayatını, bağımsızlığını kurtarmak için çalışan emek erleriyiz, zavallı bir halkız, ne olduğumuzu bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Öyleyse her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Çalışmayla kazanırız bu hakkı. Yoksa sırtüstü yatmak ve hayatını çalışmadan uzak geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur, hakkı yoktur.

İlerleme yolunda duracak değiliz; dünya ürkütücü coşkun bir akımla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?"



Doksan yıl önce Mustafa Kemal Atatürk bunları söyledi...

[Oktay Akbal 'EVET/HAYIR' Cumhuriyet 30.08.09]

Here they are My Own Photos :)


Hoşgelmişsen Kurt bacım :D


Ahh ahh ev kızı ayça hanım :D
evet evet ev kızlığı yapıyorum
bu aralar hep...
mutfak toplamadan farklı ama
salça yapıyoruz
konserve yapıyoruz
biber kurutuyoruz
fasülye kırıp fasülye kurutuyoruz
işler böyle yani
ama o yapılan muhabbetler
bir başka...

biberi ortasından kesip kesip
4e falan ayırırken
bazılarının içinden kurt çıkıyo
tabi hayvanları çok severim
oynamayı keşfetmeyi sevmeyi
çok yaparım
böyle o biberin
içinde lavralarını salı salıvermiş
sanırsın ki biberin
içindeki pulları
bayağ da büyük kurt 10 cm kadar
var boyları ama yeşil yeşil
şeer de bişiy
elime aldım ısırıyo bacaksız şey
sonra Nazire teyzem dedi ki;

" bak Hülya kurt var bunda
iyimiş bu biberler "

alla allaaa nasıl oluyo kurt var içinde
sonradan anladım ki
ilacın olduğu yerde kurt olmaz
bunlar o pazarlarda pahalı pahalı
satılan (kimbilir) organik
olan o sebzelerdenmiş yani
Hay gözünü sevdiğim kurdu
gel sen bütün meyvede sevzede
bize misafir ol emi : )

hold on


"sanki ki bir gün var olup
doğacak gibiyim"

diyor Kramp
İstanbul Sokakları diye
bi albümü var
onun içinde yer alan bir şarkı
hani Cem Karaca gibi
söylerler ya ben öyle sanmadım ama
dinlettiğim çoğu arkadaş öyle sandı
ama ben dinledim dinledim ve benimsedim
Cem karacaya benzetebilirler ama onlar Kramp
Lan N'oldu ve İstanbul sokakları ile
tanınır

ama şu sözler çok hoşuma gider
işte o iki satır

"sanki ki bir gün var olup
doğacak gibiyim"

Bol konserli bir yaz...



her yaz annemden
"yarın denize gidiyoruz"
diye bir cümle işitince
içimi bi mutluluk kaplıyo
bizim öyle gidelim de otelde kalalım da
yazlık satın alalım gibi vs. vs.
lüksümüz yok ya günü birlik
ya da komşumuzla 1-2 haftalığına
kiralanmış bir yazlık
Foça Rock tatilinde 5 gün yanacağım
kadar yanmış amele yanıklarım
bilekliklerime kadar oluşmuş
kamptan gelmiş 2 gün üstüste
denize girince
vücudum olmuş
coğrafya kitaplarında yükselti
izohipsleri gibi ...
ya da diğer izohipsler
neyse bunlar bi türlü geçmeyecek
en azından 2 haftada geçmesini diliyorum
hele ayağımda öyle bir doğal güzellik
var ki antalya halt etmiş!
terliğimin kıvrımlı motiflerini görmek mümkün
yani!
tamam tamam abarttım :D
ama çok pis bir amele yanığı demeden
geçemeyeceğim : )
ben nefret ederim yanmaktan
kararmaktan!
insanlar ne anlıyo o solaryum
veletinden hiç anlamıyorum!
anlamak da istemem şu günden sonra
sadece nefret ediyorum bronzlaşmaktan
bunu bilir bunu söylerim!
ama çok güzel bi tatildi
bir çok şey kattı bana :)

pic:Epica foça rock tatilinden

The Mause that Roared Leonard Wibberley!


kitap okuyorum Kükreyen Fare

Bu kitabı yüzyıllar boyu
özgürlüklerini kazanmak,
başarıya ulaştıktan sonra da
onu savunmak için durup
dinlenmeksizin çabalayan
küçük ülkelere adıyorum

demişLeonard Wibberley

kitap şöyle ki
şimdi bi ülke varmış
Fenwick ülkesi diye dağlar dağlar ardında
kalkıyo küçük başına 50 60 kişiyle
new yorka çıkartma yapıyor
bak sen şu işe
bi de bunlar yenmez mi savaşı
komik bir gelişme üzerine

son sayfalarına geldim
sonuç ne bilmiyorum
heyecanla bitirmeyi bekliyorum
Böyle bi delilik olabilir mi?
Amerikaya savaş açıyor
ve yeniyor 50 60 kişi
ikinci dünya savaşında ortalığı
yerle bir etmiş Amerikayı
hala da sarsıyor tabi ya

komedi bir kitap ama düşündürücü
okuyorum gülüyorum sonra
günümüzde olan olayları düşününce
bir o kadar sinirlenip
bir o kadar küfrediyorum
ama böyle bitmiyo tabi küfredince herşey!
neyse siyaset yapmeycem
bu kitabı okumanızı öneririm :)
hoş eğlenceli ama aslında zor bulunan
bi kitap çünkü bunu babamın arşivinden
buldum taaa 1986dan
ooo cinderella grubu night songs
albümünü yaptığı seneymiş bak !

what a crap!


Aptal insanlar hep mutludurlar. Zeki insanlarsa hep düşünceli...


düşünceler kaoslar depresifler
aman tanrım ne oluyor
bu yazıyı okuduğum anda
gerçekten çok mutluydum
iki günlük bi mutluluk
orada bi "hep" var belki ama
olsun yine de düşündürüyo
her neyse ben dedim bunu duymak
o kadar kötüydü ki o an benim için
sonra düşünmüştüm
bu cümleyi okuduktan sonra
bir sürü düşünce aynı anda hücum beyne!
kanıtıdır bu cümle
insanların hem aptal hem zeki olduklarının
desem ?!

Arşivimden



almışım gazetemi elime okuyorum
İnsan Gülümser...
diyen bir başlık

"bayan hakem, daha maç başlamadan birbirlerine güler yüzlü selam vermedi diye iki erkek futbolcuya kırmızı kart gösterdi" iyi mi? acaba seyircilerin tutumu ne oldu? (yukarıdaki haberin kişileri Perran Kutman, Müjdat Gezen ve Halit Kıvançtı.Yıl 1984)

diye bir giriş
tabi anlıyosunuz keyifli
keyifli ama kısacıktı daha uzun olsun isterdim

" İyimserliğin ilk adımı gülmüsemedir. Kötümserlik ise yenilginin onaylı belgesidir. "

sabah kalkıyorsun yol yapımı var tak tır tok sesler camı açıyosun küfür ediyosun
bi batın yanda duran ağaçta iki kuş cıvıldıyo :)
gülümse!

otobüsü kaçırdın bekliyosun gelmedi sinirleniyosun önünden geçenler beklesen gelmez yine aynı durum öff pöff ağzına sıçayım nerdesin geç kaldım derken bir arkadaşın geliyor uzun süre görüşmemişsin otobüs geliyor tesadüfe bak aynı otobüs bekleniyor muhabbet alıp başını gidiyor aslında ne çok özlemişsin arkadaşını :)
gülümse!

okuldan gelmişsin bir kaç eşyan yerde diye annen bütün eşyalarını yere indirmiş yorgunsun iki eşya yetmezmiş gibi üstüne bi de bunlar çıktı e ders çalışacaksın toplamazsan dikkat dağıldı topladın argın yorgun bi baktın aradığın eşyan arasından çıktı
gülümse!

bakkal amcaya, göz göze geldiğin yaşlı teyzeye amcaya, her bi şeye değil ama :)

gecenin bu saatinde bu güzelim makaleyi böyle tiksinç bir şekilde yazdığım için tebrik ederim kendimi :D

Nusret Ertürk yazmış efenim bu makaleyi 19 ağustos günü de cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış:) daha hangi makaleler vardı o gün gazetede paylaşmak isterdim ama saçmalayıp onların da içine etmek istemiyorum : )
aslında varya yazı da siyasi içerikli ama ben dangalağı yazınca böyle oldu afedersiniz :D

" bu ülke, 'Öfke bir hitabet sanatıdır' diyen bir başbakanla tanıştı "
diye devam ederken şöyle bitirivermiş

" Öfke, şşiddet saçanlara , bilime , sanata , yaşamın güzelliklerine çalme takanlara kırmızı kart göstermeye hazır mısınız? Öyleyse gülümseyelim "

diye de bitirmiş güzel yazar : ) gülümseyelim o zaman :)

Heaven 'n Hell

The World Is Full Of Kings And Queens
Who Blind Your Eyes And Steal Your Dreams
It's Heaven And Hell, Oh Well


İzleyiciler